İstanbul’un sıcağından,
neminden…
Bunaldım…
Evet’çilerin – Hayır’cıların
seviyesiz kavgasından…
Bunaldım…
Konuşmasını bilmeyen, çirkin
stepne habercilerin az sonra, az
sonra diye ağızlarını yaya yaya,
hançeresini yırtıp, vatandaşa “N’oluyo
lan” dedirterek korkmasına,
dehşete düşmesine neden olan
sunumlarından…
Bunaldım…
Sırf bu sebeplerle, hemen, hiç
düşünmeden pılımı pırtımı
topladım…
Lap top’umu almadan, hatta siz
değerli okurlarıma haber bile
vermeden yola koyuldum.
İstanbul’dan çıkınca,
Arabalı vapurdan indiğimde,
Direksiyonu Yalova’ya kırarken
bir program yaptım.
Üç dört gün kaplıcalar diyarı
Gönen, oradan Balya, Edremit,
Akçay, Altınoluk, Küçük Kuyu,
Assos (Behramkale) ve tekrar
İstanbul…
Kaplıcalar diyarı Gönen’e
vardığımda ŞOK! ŞOK! ŞOK!
Yollar patates tarlası…
Taşlar sökülmüş! Her sokağın
girişinde de değil ortasında YOL
KAPALI levhaları…
İlaç için bir tek çalışan yok…
Geri vitese takıp rast gele park
etmiş araçların arasından slalom
yaparak kendini kurtarıp başka
bir sokağa giriyorsun ki…
Giremiyorsun…
Sokağın ortasında bir kepçe…
Tekrar gerisin geri…
Sordum, NEDİR BU? Dediler ki
DOĞALGAZ.
İlçenin merkezinde bir iki
trafik lambası var, çalışmıyor…
Göstermelik…
İki şeritli caddenin sağ ve
solunda ikişer sıra park etmiş
araçlar… Değme matematikçilerin
bile çözemeyeceği bir problem…
İki şeritli bir yola dört sıra
araba nasıl sığdırılır ?!
Hadi çöz çözebilirsen…
Park halindeki araçların
arasından ilerlemeye çalışan
sürücülere baktım, hiç ama hiç
birinde kemer takma, gördüğüm
kadarıyla kişi başına bir
motosikletin düştüğü ilçede
motor sürücülerinde de kask
takma alışkanlığı yok.
Kısacası Trafik kurallarına uyma
SIFIR.
Trafik polisleri mi?
Araçları PARK EDİLMEZ
levhalarının altında park eden
sivil otoların arkasında park
halinde ama kendileri yok…
(Herhalde sivil buraya park
etmişse biz de park edebiliriz
diye düşünmüşlerdir.)
Neyse, arabayı Yıldız otelin
arkasına park ettikten sonra
Gönen’in tek yeşil alanı olan
parkta nefeslenirken sağ yanımda
oturanlardan biri yalnızlığıma
ilk taşı attı.
-
Ooş geldin be ya… Yabancısın
galiba?
-
Eyvallah! İstanbul’dan…
-
Arabalı mı, Otobüsnen mi?
-
Arabalı…
-
Dikkat et!
-
Neden? Neye dikkat edeyim?
-
Trafiğe, ceza yime…
-
Ne cezası? Durup dururken niye
ceza yiyeyim yahu? Hem
sürücülerin kemer,
motosikletçilerin kask
takmadığı, trafik lambalarının
çalışmadığı, kısacası kimsenin
trafik kurallarına uymadığı bir
yerde kim ceza yazacak ki?
-
Onlara yazmazlar, korkarlar be
ya…
-
Polis Trafik kurallarına
uymayandan niye korksun ki
kardeşim. Trafik kurallarını
ihlal edenler Trafik Polisi’nden
korsun…
-
Ööle dime… Bu ekip iki ay filan
oldu buraya geleli… Öncekilerden
biri Gönen’in ensesi
kalınlarından birine ceza
kesmiş, anında tayin filan… O
sebeple Gönen ile Angara
(Ankara) plakalarının
dışındakilere keserler cezayı…
-
Hadi, Gönen plakaları anladık da
Ankara plakalarına neden ceza
kesmezler?
-
Angara hökümat dimek de ondan be
ya…
Epey bi güldüm…
-
Bu da buranın şehir efsanesi ha,
derken karşı masada oturan biri,
biraz da sinirli bodoslama daldı
muhabbete…
-
Gülme kardeşim gülme! Daha
bugün, öğleden sonra
Belediye’nin önündeki caddeden
aşağı inerken pansiyonun yerini
sormak için sağdaki esnafa
seslendim… Hay seslenmez
olaydım. Sol yanımda ekip otosu
belirdi. “EHLİYET, RUHSAT” dedi.
Verdim. Aldı, gitti önümde
durdu. Yanlarına gittiğimde ceza
makbuzunu dolduruyordu. Suçum
“YANLIŞ YERE PARK” Kardeşim
hareket halindeyim ne parkı?
Diye itiraz edince de direksiyon
başında oturan polis memuru “BU
EHLİYETE EL KOYACAĞIZ! SİSTEMDE
GÖZÜKMÜYOR” demez mi. Yani 20
yıldır kullandığım, çeşitli
defalar Trafik kontrollerinde
hiçbir sorunla karşılaşmadığım
ehliyetime SAHTE dediler iyi mi?
Peşlerine takıp götürdüler
Trafik Şubeye… Amirlerine
derdimi anlatana kadar bir saat
geçti… Sonra da “HER HALDE
İSTANBUL’DAKİ ARKADAŞLAR SİSTEME
GİRMEDİLER” deyip ehliyetimi
geri verdiler.
-
…
-
Sanki, Belediye ile Trafik
Memurları el ele vermiş
Gönen’deki kaplıca turizmini
baltalamaya çalışıyorlar… Bir
daha Gönen’e gelmek mi Allah
yazdıysa bozsun… Burada şifa
bulmak bir yana kafayı
sıyırmazsan ne ala… Zaten
birazdan dönüyorum İstanbul’a…
Az sonra izin isteyip ayrıldım
oradan. Cadde ve sokaklardan
biraz görüntü aldım. Birkaç gün
kalmayı düşündüğüm KAPLICALAR
DİYARI YEŞİL GÖNEN’den AH
İSTANBUL, diye iç çekerek
ayrıldım…
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
|